Tevbe İlacı

İnsanı manevi iklimlere taşıyan üç aylardan Şaban ayı içerisindeyiz. Yoğun ve telaşlı bir koşuşturmanın yanı sıra, ülkemizde ve dünyada çok önemli olaylara şahitlik ediyoruz.  Bugün, etrafımızda olup bitenleri kısa süreliğine kenara bırakıp iç dünyamızı zenginleştirecek, günümüz insanının mutlaka hatırında bulundurması gereken güzel bir hikâyeyi paylaşalım.

Bayezid-i Bistâmî Hazretleri ilaç yaparken rastladığı bir hekime sormuş;

“Ey hekim! Sende benim hastalığıma da ilaç var mı?” Hekim;

“Hastalığın nedir?” diye sorunca Bayezid Hazretleri:

“Günah hastalığı…” cevabını verir. Hekim ellerini iki yana açarak:

“Ben günah hastalığının ilacını bilmem.” dedi.

O sırada orada bulunmakta olan meczup bir genç söze karışıp:

“Baba, senin hastalığının ilacını ben biliyorum.” dedi. Bâyezîd Hazretleri de sevinçle;

“Söyle ey delikanlı!” dedi.

Halkın meczup gördüğü, ancak hakikatte arif biri olan genç, günah hastalığının ilâcını şöyle tarif etti:

“On dirhem tevbe kökü ile on dirhem istiğfar yaprağı al. Bunları kalp havanına koy. Tevhit tokmağı ile döv. İnsaf eleğinden geçir. Gözyaşlarıyla yoğur. Aşk ve nedamet fırınında pişir. Böylece oluşacak olan macundan her gün beş kaşık al; hastalığından eser kalmaz!”

Bunları dinleyen Bayezid-i Bistâmî, içini çekti ve:

“Senin gibi ariflere mecnun diyerek kendilerini akıllı sananlara eyvahlar olsun” dedi.

Şaban ayından sonra Ramazan ayı var. On bir ayın sultanı olarak nitelendirilen Ramazan ayı ve oruçlar yaz mevsiminin en ağır koşullarıyla birlikte yaşanacak. Her an, her saniye imtihana tabi insan bu ay içinde bir kez daha ağırlıklarından kurtulma fırsatına kavuşacak. Gerekli reçeteyi uyguladığı takdirde tabii ki. Bu müstesna ama bir o kadar da zor dönemi en iyi şekilde değerlendirebilenlerden olmanız temennileriyle, haftaya tekrar buluşuncaya kadar sağlık ve mutlulukla kalın, hoşcakalın.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Yukarı Çık