Varlık İçinde Yokluk Yaşamak!

TV Dizileri

Kültürel değerler açısından oldukça zengin bir coğrafyadayız. Tarih desen saymakla bitmez, turizm desen gezmekle bitmez. Somut olanları geç somut olmayan kültürel miraslar bile anlatmakla baş olmaz. Olmaz olmasına da bu değerlerimize ne kadar sahip çıkıyoruz bu tartışılır. Bu değerlerimizi günümüz insanına nasıl sunuyoruz bu da tartışılır. Peki, gelecek nesillere aktarma konusunda ne kadar başarılıyız? İşte bu önceki soruların cevabından daha olumsuz bu sorunun cevabı. Kültürel değerlere sahip çıkmanın birçok yöntemi var. Dünyada bu konuda başarılı örnekler oldukça fazla. Bunlara değinecek değiliz tabiki. Bir köşe yazısının kapasitesi de buna uygun değil zaten. Günümüzün kitlelere kültürel değerleri aktarmanın en etkili yolu televizyon programları ve özellikle diziler. Yabancı ülkelerde çekilen ve dünyaya pazarlanan tematik dizilerin izlenme oranları oldukça yüksek. Özellikle internet üzerinden izlenme oranları hayli fazla.

Peki, bizde durum nasıl? Televizyonlarda yayınlanan diziler yeterli mi? Ya da yukarıda yer verilen maksada hizmet ediyor mu? Kesinlikle hayır! Bu arada çok televizyon izleyen ya da dizileri takip eden birisi değilim. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, son 20 yıldır ülkemizde gösterilen televizyon dizileri bir adım bile ileri gitmiş değil. Çekilen mekânlar da dâhil değişen bir şey yok. Çoğunluğu birbirinin kopyası senaryolardan oluşuyor. Ve büyük bir çoğunluğu (özellikle izlenme oranları yüksek olduğu iddia edilen kanallarda yayınlananlar) zengin fakir aşkı, tesadüfi aşk, intikam aşkı vb. konuların dışına kesinlikle çıkmıyor. Sanki gizli bir yasak var! Yaz dönemi için reklamı dönen dizilerden anlatılanın fazlasını görebilirsiniz.

Yirmi beş yılı aşkın geçen sürede hiç mi bir şey değişmez arkadaş? Ülkede hâlbuki neler neler oldu, neler neler değişti? Bunların bir tanesi bile işleme cesareti olmaz yapımcılarda. Bazen basında Arap ülkelerine dizi ihraç ettiğimiz haberleri yer alıyor. Allah aşkına bırakın bu ucuz işleri. Neyin, hangi kültürün, hangi tarihi zenginliğin aktarıcısı bu diziler. Kültür Bakanlığı tarafından desteklenenler olduğu söyleniyor. Öyle ise bu daha vahim! Diğer taraftan hint dizileri ithal eden zihniyete ne söylemek lazım? Onu da siz söyleyin içinizden.

Son dönemde Ertuğrul, Payitaht gibi dizileri örnek gösterip yazılanları boşa çıkarma yolunu seçme kolaycılıktır.  Bu diziler yapılan onca masrafa rağmen maalesef konjonktürel gündeme kurban edilmiştir. “Verilmek istenen” mesajlara göre yapılan kurgular işin tadını tuzunu kaçırmıştır. Muhteşem Yüzyıl dizisi ile yapılandan farklı bir şey olmamıştır. Sadece konjoktürel makyaj ve süsleme değişmiş, zihniyet aynı kalmıştır. Bir başka önemli nokta da, tarihi dizilerin akademik boyutu olmadan kesinlikle çekilmemesi gerektiğidir. Alanın uzmanlarından görüş almadan, kafana göre tarihi olayları, değerleri kullanamazsın. Kullandırılmamalı. Kurullar komisyonlar bunun için vardır ve görevlerini yapmalıdır.

Kültürel değerler kolay oluşmazlar. Geçmişten süzülüp gelen birikimlerdir. Yarınlara, gelecek nesillere daha da zenginleştirilerek aktarılması gibi tarihi bir sorumluluğu gerektirir. Bu anlamda; izlensin ya da izlenmesin televizyonlarda gösterilen dizilerinin (Yapımcısından izleyicisine kadar) artık gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yoksa bu kadar varlığın içinde yokluğu yaşamak, ya da basit kısır döngüden çıkamamak izah edilemeyecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Yukarı Çık