Bazı tabirler var, moda haline gelmiş. Siz de biliyorsunuz birçoğunu zaten. Teknolojik gelişmelere ilişkin birkaç tanesini örnek vererek başlayalım yazımıza. “Dünya küçülüyor. Cep telefonları ile artık bilgiyi cebimizde taşıyoruz. Teknoloji her geçen gün hayatımızı kolaylaştırıyor. Bilgiye erişmek çok kolay! Bir tuşla dünyadan haberdar oluyoruz.” Çoğaltabiliriz, ama uzatmayalım. Bu tabirlerde geçen tespitler teknolojik gelişmelere ilişkin tespitler doğru, fakat ya sonrası? Bilgiye kolay ve hızlı bir şekilde ulaşıyoruz. Peki, ulaştığımız bu bilgilerin bize olumlu katkısı oluyor mu? Hayatımızda iyiye, güzele, doğruya ve daha adaletli davranmamıza katkı sunuyor mu? Daha bir güzelleşiyor mu dünya etrafımızda? Yoksa; şekil şemal iyi de mana aynı, değişen bir şey yok mu? Ya da bir başka boyutu ile sorulara birkaç soru daha ilave edelim. Elimizin altında bulunan ve bir dokunuşla elde ettiğimiz bilgiler doğru mu? Bu bilgileri kim servis ediyor? Bizim gerçekten ihtiyacımız olan bilgiler mi? Cep telefonlarında mesela, yüklü gelen uygulamaları kime göre hazırlıyorlar? Biz ne kadarını kullanıyoruz? Gerçekten ihtiyacımız olduğu için mi? Maalesef bu sorulara olumlu cevaplar vermek mümkün değil.
Bilgiye hızlı ve kolay eriştiğimiz bu dönemin, yavaş ve zor ulaştığımız dönemlere göre insan yaşamının daha olumlu etkilediğini söylememizi sağlayacak istatistikler yok. Kanunlar, tüzükler, ne suç ne değil, sağlığa zarar veren şeyler, vermeyen şeyler, kültür, sanat, spor aklınıza gelebilecek her türlü bilgi elinizin altında ancak suç oranları azalmıyor, zararlı alışkanlıklarda düşüş yok, yolsuzluk oranları dibe vurmuyor, hastaneler yine envai çeşit hastalıklara yakalanmış insanlardan geçilmiyor, hapishaneler deseniz dolmuş taşmış. Hâlbuki ekranlarda uzmanların ağzına bakarsanız, dünyada üretilen veri bilmem şu kadar olmuş, bilmem bu kadar olmuş. Akıl almaz boyutlara ulaşmış, mış mış. Robot devrimi geliyormuş, insanları yapay zekâlar yönetecekmiş falan gırla gidiyor. Eee, güzel peki dünyada savaşlar azaldı mı? Bombalar olup olmadık yerlerde patlamıyor mu artık? Mülteci sorunu çözüldü mü? Ülkeler artık silahlanmayı bırakıp barış, mutluluk içinde bu muazzam (!) verilerin keyfini mi sürüyor? Bireysel silahlanma artık unutuldu mu? Aldatıldığını ve yanlış yaptığını söyleyen siyasilerin sayısı azaldı mı? Gazeteler, televizyonlar artık yalan haber veremiyor mu milyonlarca izleyicisine bilgi ellerimizin hemen altında diye? Diğer taraftan, bir sürü bilgiyi taşıyan bizlere ne ölçüde faydası oluyor bu bilgilerin? Eğitim süreçlerimize yansıyor mu bu bilgiler? İnsanların birbirlerine karşı ilişkilerini ne ölçüde olumlu değiştirdi? Yüz kızartıcı suçlarda düşüş var mı?
Diyeceksiniz ki, bir tek buna bağlayamayız bu olumsuzlukların sebebini. Evet, kısmen doğru. Sadece bir sebebe bağlanamaz bu olumsuzluklar ancak demem o ki, en azından artık teknolojik gelişmeler karşında, “hayatında ilk defa şelale görmüş adam” gibi davranmayalım. “Mükemmel teknoloji mükemmel. Görüyorsunuz anlatmaya gerek yok, konuşmuyorum. Görüyorsunuz. Anlatmaya hiç gerek yok. Görüyorsunuz çünkü. Neden anlatayım? Ve ilerliyoruz” modundan çıkıp artık bu bilgi ve teknolojileri sorgulayalım. Komik duruma düşecek güzellemeleri bırakalım. Eskiden güzel bir söz vardı para için; “iyi bir köle, kötü bir efendi” diye. Teknoloji ve iletişim araçları da öyle. Bunlar aracılığıyla bizlere servis edilen “üretilmiş bilgi” de öyle!
Yeni yazılarda buluşuncaya kadar, sağlıklı ve mutlu kalın, hoşcakalın.